Paris / FRANSA

Bayram tatili sonrasında bir fuar için Paris'i ikinci kez ziyaret etme şansı buldum.. Fırsat buldukça da lezzetli yiyecekler tattım ve sizler ile paylaşmak için fotoğraflarını çektim..

Akşam saatlerinde otele giriş yaptıktan hemen sonra geçtiğimiz yıl bir arkadaşım sayesinde keşfettiğim (bu arada benden başka herkes biliyormuş zaten), otelime sadece 50 metre uzaklıktaki bir Belçika efsanesi Leon De Bruxelles'e gittim..

İlk ziyaretimden bu yana aklımdan çıkmayan "Riviera styled mussel" ve günün yorgunluğunu alması için "Leons draft beer" sipariş verdim.

"Riviera styled mussel"ı size kabaca deniz mahsullerinin iskender'i olarak tanımlayabilirim :)) Tereyağlı midyelerin üstüne kaşar eritilerek sarımsaklı ve domatesli bir sos ile servis ediliyor. Gerçekten müthiş ve farklı bir lezzet.. 



Leon De Bruxelles'de lezzetli yiyeceklerden sonra en çok hoşuma giden şeylerden biri 14€ olan ücrete sadece 2€ ekleyerek 2. tabak "Riviera styled mussel" alabiliyorsunuz :)) Toplamda 23€ karşılığında çok güzel bir öğün yiyebiliyorsunuz..

Instagram ve Facebook için photoshop'ta biraz oynadım :)

Paris'e adım atar atmaz çektiğim ziyafet üstüne içtiğim biranın da etkisiyle güzel bir uyku çektim.. Sabahında ise otelde ziyafet kaldığı yerden devam etti..

Bence Fransa'da her şey bir yana, kruvasan bir yana.. Peynir, şarap, macaron tamam güzel ama burada parayı bastırıp aynılarını satın alabiliyorsunuz.. Kruvasan öyle değil.. Elinize alıp ortadan böldüğünüzde tereyağ kokusu buram buram geliyor ve "çekirdek çıtlarken" kendinizi kaybettiğiniz gibi anında yok etme içgüdüsüyle mideye indiriyorsunuz.. Reçel zevkinize göre bu tadı süsleyebilirsiniz ama sade yemek bile çok keyifli.. Tek kelime ile MUHTEŞEM..!

Tüm günümü fuarda geçirdiğimden dolayı öğle yemeğini sıradan bir sosisli yiyerek bir "Lezzet Gezgini" için boş geçirmiş oldum.. Ama akşam yemeğinde gerçek bir lezzet ile karşılaştım.. 

Clichy's Tavern'de bu sefer başka bir iş arkadaşımın sayesinde Fransızca adını buraya yazamayacağım (çünkü not almayı unuttuğum) şarküteri tabağını keşfettim.. İçki, özellikle de şarap yanında meze tabağı olarak çok başarılı bir tercih olabilir, ben şarapsever olmadığımdan bira ile götürdüm..


Doğrama tahtası üzerinde ciğer, çiğ sucuk, salam, turşu, domates, peynir çeşitlerinin sunulduğu bu tabakla birkaç şişe şarap içilebilir, porsiyon büyük :)) Fotoğrafından dolayı kusuruma bakmayın, mekan o kadar karanlıktı ki photoshop'ta rengini açarak oynamam gerekti..

Sonraki sabah çikolatalı ve sade kruvasanları götürdükten sonra tekrar fuara gittim.. Öğle yemeğinde fuar alanında da olsa nane ile süslenmiş mozzarella ve domatesli lezzetli bir baget buldum..

Yemek sonrası "enerji" için makaron yemeye karar verdim.. Türkiye'de yediğimiz makaronlardan sonra tadı çok farklı, çok ağır geldi, ama lezzetine diyecek yok.. Birkaç tane yedikten sonra şekerim çıktı :Pp

Fuar'da çok yorulduğum için akşam bir sandviç yedikten sonra direkt otel odama gittim ve duş alıp yattım.. Birkaç saat dinlendikten sonra ikinci kez Paris'e gidip  yine Eiffel'i görmeden dönmeyeceğim dedim ve giyinip çıktım..

Gece saatlerinde birkaç saat dolanıp arka taraf donması yaşadıktan sonra Champs Elysees'te George V isimli restaurant'a girdim.. Soğan çorbası siparişi verdim..

Görseli, sunumu vs. çok başarılı olmayabilir.. Fiyatı da 9€ gibi uçuk bir rakam olabilir.. Ama o kadar çok üşüdükten sonra sıcacık, bayat ekmek, kaşar ve soğanı ile bu kadar lezzetli bir çorba içmek gerçekten müthişti.. Sonrasında bir bardakta Bordeux şarabı içtim.. Bardağı 9€ olan bu şarap içimi ısıtsa da bana tat olarak pek bir şey ifade etmedi..


Bu bir iş gezisi olduğundan dolayı Lezzet Gezgini olarak çok fazla bir verim alabildiğim söylenemez ama az zamanda çok iş başardığımı düşünüyorum :)


Umarım ileride eşim ile birlikte gerçekleştireceğimiz ziyaretler sonrasında daha detaylı ve gerçek Fransız mutfağına adanmış yazılarımı sizlerle paylaşabilirim..