Güneye giderken veya güneyden İstanbul'a dönerken fark etmez; "Bursa'da İskender kebap yemek varken neden Orhangazi'de köfte yiyeyim" diye düşünerek sürekli Köfteci Yusuf'u ziyaret etmeyi ertelerim.. Zaten merkez şubesi olan İznik'teki dükkanlarını ziyaret etmedikten sonra ne anlamı var..
Diyerek Köfteci Yusuf'u sürekli sallarken, bolca vaktimin olduğu bir Ankara seyahatinde yolu toplamda 1,5 saat kadar uzatarak daha önce kendime görme fırsatı yaratmadığım İznik'e doğru kırdım direksiyonu..
İznik gibi tarihi ve çinilerinin ünü yanında mütevazi bir ilçe için gayet heybetli bir mekanda hizmet vermekte olan Köfteci Yusuf, hayret verici şekilde hafta içi olmasına rağmen bir esnaf lokantası misali dolup dolup boşalıyordu.. Sadece yemek yemek için değil kasabından alış veriş yapmak için de uğranılan mekan, temiz ve çok ferah..
Yerel halk ve İznik'i ziyaret eden tur otobüsleri boşuna burayı tercih etmiyordur diyerek unuttum yolda geçen fazladan zamanı, gönül rahatlığıyla kuruldum sofraya..
1,5 porsiyon köfte, piyaz, ayran siparişimi verdim.. Bu sırada müthiş lezzetli bir zeytinyağı ile tatlandırılmış hatta kelimeler ile abartayım biraz; "taçlandırılmış" olan biber salçasına ekmek banmaya başladım..
Ayranların tadı, tuzu ve yoğunluğu çok iyiydi, kutuları üzerinde yaptığım yoğun araştırmalar :P sonucunda İtimat marka ayran kullandıklarını gördüm, İstanbul'da da bulabilirsem bu marka kullanmaya çalışacağım..